• slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
  • slayt
Duyurular

Sayın Üyelerimiz, Yüksek öğretim kurumlarında eğitim gören üniversite öğrencilerimize burs sağlanmaktadır. Öğrenci burslarına yapmış olduğunuz katkılar için teşekkür ederiz.


**DUYURU** 
01/10/2008 tarihli ve 30552 sayili Resm  Gazete'de yayımlanan Dernekler Yonetmeliginin 83. maddesine göre derneklerin üyelerine ait bilgileri DERBIS'e (Dernek Bilgi Sistemi ) kaydetme zorunlulugu getirildi. Bu nedenle 2022 yılına  ait aidatların ödemesi ve sistemdeki kişi listelerinin güncellenmesi gerekmektedir.Üye bilgilerinin iletilmemesi veya yıllık aidatın ödenmemesi durumunda Dernek Tüzüğünün ilgili Maddesi gereği üyelikleri düşmüş olacak.
“ Dernek üye aidat ödemelerini  AKBANK  İSTANBUL ÇAĞLAYAN ŞUBESİ TR980004600352888000054496  nolu  iban numarasına gönderebilirler açıklama kısmına 
Aidatı gönderen kişinin Adı Soyadı TC ve telefon numarasının yazılzması gerekiyor.
Ayrıca üye aidat borcu olmayan üyelerimiz  isterlerse “ bağış veya Öğrenci  burs ödemesi”olarak ödeme gönderebilirler.
Sevgi ve saygılarımızla. Dernek Yönetim kurulu adına
Başkan  Turan BALCI


Düğün Nikah ve diğer planli etkinlikleri https://www.ilicakoy.com/Etkinlikler sayfasından takip edebilirsiniz.


Rize Hava Durumu
Anket
Döviz Bilgieri
Merkez Bankası Döviz Kuru
  ALIŞ   SATIŞ
USD 40,0076   40,0796
EURO 46,7575   46,8417
       
Özlü Sözler
Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez. (Montaigne)
DEĞİRMENİN DİLİ -13-

....

 

       Bende okumayı yazmayı öğreneceğim diye kendi kendine söz veren Nuriye yastığın altında saklı bulunan mektubu alarak koynuna, kalbinin üst kısmına yerleştirerek komşulara gitmek üzere yavrusunu kaim validesine bırakır.

 

       Komşu kızı Ayşe’de henüz bu yıl okula başlamıştır ama çok zeki ve çok çalışkan bir çocuk olduğundan çat pat okumayı sökmeye başlamıştır. B önüne A - BA, B önüne A – BA= BABA. D önüne E – DE, D önüne E – DE = DEDE. Gibi yapılan hecelemeleri çoktan geçmiş, duraksayarak da olsa Ba ba, de de gibi görmüş olduğu kelimeleri bir çırpıda okumaktadır. Mektubu okutmak biraz zaman alacaktır ama olsun, yapacak bir şey yok. Nasıl olsa Kaim valide çocuğa bakar.

 

       Evde çocuğa bakmakta olan kaim valide Nuriye’den çok daha heyecanlı olarak oğlundan gelecek haberleri merak etmektedir. İçi kıpır kıpır olarak “Allah’ım inşallah Nuriye Ayşe’yi alır buraya getirir” diye dua etmektedir.

 

       Tam bu esnada ağlamaya başlayan Nazlı Can’a; hah bi sen eksiktin, sende gel bakalım, sende babanın kokusunu mu aldın? Diye torununu makaralı yeşil beşiğinden kucağına alan kaim valide şefkatle sarmalar “uuuy!, Ah yavruuum!, Canımsın canım, yavrumun yavrusu” diyerek böğrüne basarak, de bakalım şimdi, Aç mısın? Yoksa senin altında pis midir? Bakalım diyerek önce bebeğin altını kontrol etmek için “Peke”nın üzerine sermiş olduğu “Persopan”a bebeği yatırır.

 

       Torununun altını pis olarak gören “Beykana” vah yavrum! Sular içerisine kalmış, o Anan mektubu duyunca seni unuttu tabii. Olsun, Nenesinin bir tanesi, beykana sana bakar diyerek önce “hayat”’ın gerisine yıkanıp kurulanmış bez var mı diye bakmaya gider. Kendi kendine; bu karı temiz bezleri nereye koyar, ben bir şey bilmem, diyerek kendi odasına yönelerek sandığına zor günlerde kullanmak üzere sakladığı Amerikan bezini çıkartarak bir kullanımlık bez kesip alır ve Nazlı Can’ın yanına gelir.

 

       Kirli bezi çıkartılıp ılık su ile poposu yıkanan Nazlı Can takılan yeni bezi ile yeniden persopan’ın üzerindeki yerini alır. Beykanası tarafından Tuzsuz tereyağı, hafifçe beyaz un ve bolca bal ile yapılmış olan “Çaklama”’dan bir tatlı kaşığı yedirilip, Şurup şişesinden çevirme biberonuna ılıtılıp konan sütünü içmekte olan Nazlı Can’ın keyfine diyecek yoktur. Hem olanlardan habersiz, ortamın sunmuş olduğu imkânlar doğrultusunda anın tadını çıkarmaktadır.

 

       Komşu evinde bulunan Nuriye ise bir yolunu bulup, çaktırmadan Ayşe’yi alarak eve getirmenin yollarını aramaktadır. Annesinin; şunları kaldır, şunları götür, evi süpür, kapları yıka gibi üst üste vermiş olduğu talimatları harfiyen yerine getiren Ayşe bir yandan da Annesi ile Komşuları Nuriye yengesinin konuştuklarına kulak kabartarak söylenenleri dinlemektedir.

 

       Neyse ki bir müddet sonra yapılacak olan işlerin bir hal yoluna girmesiyle rahatlayan Ayşe bir ara okul çantasını alıp hayatın gerisine giderken bu fırsatı kaza etmeyen Nuriye de bir yolunu bularak Ayşe’nin arkasından hayata doğru yönelir. Nuriye’nin arkasından komşusunun söylemiş olduğu son sözleri Hayat’ın kapısının “Dank” diye kapanması ile çıkarmış olduğu yüksek volümlü ses kesmiş olur.

 

       Hayat’ın gerisinde Ayşe’nin yanına varan Nuriye durumu Ayşe’ye anlatarak Annesinden izin alarak kendisi ile birlikte kendi evlerine gelmesini ister. Kendisine akide şekeri, ceviz ve yağlı pide vereceğini vaat eder.

 

       Ayşe Nuriye yengesini hiç kırar mı? Vaat edilen şeylerde pek fena sayılmaz. Nuriye yengesinden okul derslerini yapmak üzere müsaade isteyen Ayşe derslerini yaptıktan sonra annesinden izin alıp kendilerinin evine gelebileceğini söyler.

 

     Ayşe’nin yanından ayrılıp komşusunun yanına dönen Nuriye komşusuna; müsaadenle ben şimdi eve gideyim. Hem şimdi Nazlı Can’ın da uyanmıştır. Kaim validem de merak eder beni. Kaim babam Camiye gitmiştir. Hadi bana müsaade diyerek evin yolunu tutar.

 

       Derslerini bitiren Ayşe annesine; Anneciğim ben biraz Nuriye yengelere gidebilir miyim? Diye müsaade ister. Annesinin; tamam ama geç kalma, baban Camiden gelmeden eve gelmiş ol diyerek tembih eder. Ayşe annesine; tamam anneciğim, sen hiç merak etme ben hemen gider gelirim diyerek evin kapısından çıkarken dış kapıyı kapatarak mandalı üzerine çevirir ve kapının iyice kapalı olduğundan emin olmak için kontrol eder.

 

       Nuriyelerin evine varan Ayşe Dış kapının üzerinde Nuriye yengesine “ben geldim” diye seslenince Nuriye kucağında tutmakta olduğu bebesini kaim validesinin kucağına atarcasına fırlatır ve hemen Ayşe’ye doğru yönelerek; gel Ayşe gel, hoş geldin der. Ve Ayşe’nin elinden tutarak birlikte üst kattaki odasına götürür. Koynundan çıkarmış olduğu mektubu Ayşe’ye doğru uzatır ve Muhammet abinden geldi al şu mektubu bir okuyuver der.

 

       Ayşe; ca-nım-dan  çok-sev-diğim  ca-nım sev-gi-lim diye mektubu okumaya başlayınca Nuriye göz yaşlarını Ayşe’ye göstermemek için sağ tarafa doğru dönerek göz yaşlarını siler. Pür dikkat Ayşe’yi dinlemekte olan Nuriye bir yandan da sevgili eşinin mektup yazmakta geç kalması nedeniyle kızgınlığını hissettirecek derecede kaşlarını çatar ve dişlerini sıkarak; şimdimi geldi aklına “canın sevgilin” diyerek yumruk yaparak sıkmış olduğu ellerinin içinin terlediğini hisseder.

 

      Yavaş yavaş okunmakta olan mektubun son satırlarına yaklaştıkça Muhammet’in sıralamış olduğu mazeretleri bir bir dinleyen Nuriye’nin kızgınlığının yerini acıma duygusu alarak eşinin çekmiş olduğu sıkıntılardan dolayı yine üzülür. Bir an için empati yaparak kendisini eşinin yerine koyarak, aynı durumda kendisi olmuş olsaydı ne yapabileceğini düşünür ve eşine “hak” vermeye başlar.

 

       Mektup okuma işlemi tamamlandıktan sonra mektubu tekrar zarfın içerisine yerleştiren Nuriye Ayşe’ye teşekkür ederek vaat etmiş olduğu şeyleri vermek üzere birlikte kaim validesinin yanına gelirler.

 

       Ayşe’yi ve Nuriye’yi meraklı gözlerle süzen kaim valide; söyleyin bakalım Muhammet’imden ne haber, ne diyor mektubunda, nasılmış bakalım diye sorar. Mektupta yazılı olan hal ve vaziyeti bir bir kaim validesine aktaran Nuriye kendi özeline yazılmış olanları kısa özet olarak geçer.

 

       Şeker ve cevizlerini alan Ayşe yağlı pidesini yiye yiye evin yolunu tutar. Eve vardığında ise Nuriyeden daha heyecanlı olan annesi kızına; Nuriyelere neden gittin, ne yaptınız, yoksa Muhammet’ten mektup mu geldi, sana mektup mu okuttular gibi ahiret soruları sorarak komşularının durumundan haberdar olamaya çalışır. Ayşe de okumuş olduğu mektuptan aklına kalanları ve söylenmesinde her hangi bir mahsur olamayanları annesine anlatır.

 

       Camiden gelen Nizamettin Hoca’ya da eşi tarafından Muhammet’in mektubundan bilgi verilir. Sevgisini ve öfkesini kendi iç âleminde için için yaşamakta olan Nizamettin hoca içinde tarifi mümkün olmayan bir sevinç oluşur. İşte babayı anneden ayıran en belirgin fark da buradadır. Baba için için yanar. Her ne kadar dıştan öfkelense, kızsa da içerisinde kopan fırtınalar dışarıdan gözükenlere on çeker. İşte baba budur.

 

Baba; hayatın en güçlü sığınağıdır.

Baba; sessiz kahramanlığın en güzel örneğidir.

Baba; adım atmak için ilk iz bırakan adamdır.

Baba; her zorluğun üstesinden gelmek için bir kahramandır.

Baba; daima yanında olmasa bile kalbinde ve ruhunda taşıyan adamdır.

 

       İşte böyle, babalarımız hayatımızın köşe taşlarıdır. Eski taş yapıtlarda evleri ayakta tutan köşe taşlarıdır. Baba güven veren, sevgi dolu ve öğretici kimlikleri ile bizlere yol gösterendir. Onların fedakârlıkları, cesaretleri ve sevgileri hayatımızı şekillendirir ve bizi güçlendirir. Baba ile ilgili sözler sadece bir şükran ifadesi değildir, aynı zamanda bir hürmet ve minnettarlıktır.

 

       Nizamettin hoca da geceleyin çocukları uykuda iken onları okşayan, yalayan ve seven, gündüzleri ise eğiten ve öğreten bir tipte olan babalardandı. Duygularını içinde yaşayan bir tipti.

 

       Gurbetten sılaya mektup, sadece gelmiş olduğu aileyi değil tüm komşuları ilgilendiren önemli bir konudur. Kulaktan kulağa fısıltılarla yayılan mektuplar en son kulakta mecrasından uzaklaşmış bir vazıyet alır.

 

       Bu konu sadece bir mektup konusu değil, duyulan her haber diğer bir kişiye aktarılırken hisler ve duygularda işin içerisine katılarak aktarılır. Bazen bir kaşık suda fırtınalar kopar. Bazen dejenere olarak ortalıkta dolaşan, aslından uzaklaşmış deforme olmuş haberler aileler arasında olumsuzlukların yaşanmasına dahi sebep olur.

 

       Bir vesile ile gurbetten gelenlerin diğer gurbetçiler hakkında anlattıkları olumlu veya olumsuz haberler üçüncü veya dördüncü kişilere aktarılırken katma değerli olarak anlatıldığından ortalıkta dolaşıp en son haberi anlatan kişiye ulaştığında ilk aktarmayı yapak kişi bile hayretten kendisini alamaz. “Allah Allah, öyle miymiş, ben bilmiyordum, benim haberim yok” gibi hayretlerini ifade eder.

 

       Kendinden emin ve eşine güveni tam olan Nuriye komşular arasında mektupta yazılı bulunanların aksine oluşan dedikodulara aldırış etmeden normal hayatına devam eder. Okuryazar olmayı aklına koyduğundan hem komşu kızı Ayşe’den ham de kaim babasından okul dersleri almaya başlar. Komşu kızı Ayşe’nin derslerini birlikte yaparlar, bilmediklerini Nizamettin hocadan sorarlar. Azım ve gayretin önüne hiçbir güç muktedir olamaz. Birkaç ay içerisinde yazıyı sökmeyi başaran Nuriye, Ayşe gibi yazamasa da Ayşe gibi okumaya başlar. Evde bulunan kaim babasına ait kitaplardan “Hazreti Muhammed’in hayatı” adlı kitabı alarak hem okumasını geliştirmek hem de Peygamber efendimiz (sav)in hayatını öğrenmek için her gün aksatmadan bir miktar okumaya başlar. Böylelikle hem okumasını geliştirmiş olan Nuriye hem de Efendimiz (sav)in hayatını öğrenmiş olur.

 

       Okumak cehaleti yenmek ve hayatı öğrenmektir. İyi bir kitap iyi bir arkadaştır. Hem yalnızlığını giderir, hem de bilgi verir. Okumanın hiçbir şeye ve hiçbir kimseye bir zararı yoktur. Okumak kişiyi olgunlaştırır, etrafına ışık saçar. Kitaplar uygarlığa yol gösteren ışıklardır. Kitap ruha ilaçtır. Okumak gıdadır. Nuriye’de okumayı başaranlardan olur.

 

      Üçüncü sınıfa kadar olsa dahi köyümüze açılmış olan ilkokul sayesinde yavaş yavaş cehalet ortadan kalkmaya başlamıştır. Yıllar geçtikçe de yapılan yeni ilkokul sayesinde köyde okuma oranı gittikçe artmaktadır. 

 

.....



HÜSEYİN BALCI

Okunma Sayısı: 5


216.73.216.219








YAZARIN DİĞER YAZILARI

Başkan'ın Mesajı
Aidat Borcu Sorgulama
Son Ziyaretçi Yorumları
Turgut Tekin
Değerli Köylülerim, bir konuda fikirlerinizi bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. Mevsim nedeniyle Düğün ve Nikah merasimlerinde yoğunluk yaşanmaktadır. Günümüz trafik ve ulaşım maliyetleri nedeniyle uzak bölgelerden Düğün ve Nikah salonlarına ulaşmak zorlaşmıştır. Bu nedenle köylülerimizin evlenecek çiftlere hediyelerini ulaştırabilmeleri için, Davetiye SMS altına evlenecek çiftin IBAN numarasının yazılması ve Düğün davetiyelerinin dağıtılmasında yaşanan zorluk nedeniyle davetiyelerin toplu sms olarak gönderilmesinin yeterli olacağı önerisi hakkındaki görüşlerinizi paylaşmanızı rica ederim.

Hüseyin aksu
Emeği geçen herkesten Allah razı olsun

Turgut Tekin
Değerli köylülerim öncelikle uzaktan yakından Ilıcaköyü Derneği, köy muhtarlığı ve köyümüzle ilgili konuları yakından takip ettiğiniz için hepinize teşekkür ederim. Köyümüzle ilgili faydalı olabilecek görüş ve önerilerinizi web sitemizin ziyaretci yorumları alanında paylaşmanız, daha faydalı olacağı kanaatindeyim. Sitemizin yayinlamasini istediginiz haber, bilgi. belge ve resimleri bizimle paylasabilirsiniz. Olumlu veya olumsuz goruslerinizi, musait vakitlerinizde bu mecrada tum koylulerimizin takip edebilmesi için paylasminizi rica ederiz. Saygılarımla


Tüm ziyaretçi yorumları için tıklayınız.

Rize İkizdere Ilıca Köyü Derneği

© Copyright 2022  V4.1 Tüm Hakları Saklıdır. | Dernek Sitesi | Köy Sitesi


Top