Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 35,5815 | 35,6456 | |
EURO | 37,1109 | 37,1778 | |
4 – Çocuklar arası rekabet.
Çocuklar arasında rekabet, kıskançlık derecesine ulaşmamak kaydıyla olması gereken bil olgudur. Bir imtihan vesilesiyle yeryüzüne gönderilen insanoğlu yapacağı iyilik ve güzellikler neticesinde cennete, yapacağı kötülük ve çirkinlik neticesinde ise cehenneme gidecektir.
Allah’tan en çok korkanlar ve en çok ibadet edenler yapmış olduklarının karşılığını cennetül’alaya girerek alacaklardır. Bunun aksinde olanlar ise esfelisalifin’e sürükleneceklerdir. Dolayısıyla cennet veya cehennem tek düze bir yer değildir. Hayat tatlı bir rekabetten ibarettir. İnsanoğlu varacağı menzile yapacağı çalışmalar neticesinde ulaşabilecektir. Demek oluyor ki dünya yan gelip yatma yeri değildir.
Çocuklarımız arasında rekabeti ihdas ederken şunları asla yapmamalıyız. “ Oğlum sen aptal mısın, geri zekâlı mısın, falanca çocuğu görmüyor musun? Senin ondan eksiğin ne, neden derslerin zayıf, neden hiçbir şeyi başaramıyorsun gibi son derece yanlış, çocuğun ruhunda ilerde telafisi mümkün olmayacak yaralar açacak olan kelimelerden kesinlikle uzak durulmalıdır.
Çocuklarımız bizim her şeyimiz. Başarıları da bizim, başarısızlıkları da bizim. Biz çocuklarımızı Allah’ın bize bir lütfu oldukları için severiz. Hiç kimse anne babasını seçme imkânına sahip olmadığı gibi, evladını seçme imkânına da sahip değildir. Birçok kimse evlat sahibi olabilmek için bin bir çaba çekerken evlatlarımızı bizlere bahş eden rabbimize ne kadar hamd etsek azdır.
Çocukların zekâ seviyeleri eşit değildir. Bazı çocuklar bir okumayla veya bir anlatmayla anlarken, bazıları ise iki, üç, dört veya daha fazlasıyla anlar veya kavrar. Önemli olan yılgınlık ve bezginlik göstermeden, çocuğumuz anlayıncaya kadar anlatmaktır. Eski dönemlerde “tüme varış” olarak yapılan eğim ve öğretim şimdi ise “tümden varış” olarak değişmiştir. Yanı; “sanıktan delile” varmak yerine “delilden sanığa” dönemindeyiz.
Çocuklarımız Hipodromda koşan yarış atları değildir. Her yaratılan canlının rızkına yaratıcısı olan Mevla’mız kefildir. Her canlının da birbirleriyle bir rekabet içerisinde oldukları da muhakkaktır.
Doğru yöntem, doğru materyaller, Doğru okul ve doğru öğretmenler seçilmeli, Okul, öğretmen ve aile üçlü sacayağı üçgeni kurulmalı ve işlevsel hale getirilmelidir.
Okuldaki başarısızlığından ve aile baskısından bıkan bir çocuk okuldan kaçarak bir ormanın içine dalar ve bir ağacın altında oturup düşünmeye başlar. Neden olmuyor, ben neden başaramıyorum diye düşünürken gözü bir karıncaya takılır. Karınca; kendisinden iki kat büyüklüğe sahip bir buğday tanesini bir kayadan yukarı taşımaya çalışmaktadır. Karınca ayağına takmış olduğu kendisinden iki kat büyük buğday tanesini kayanın belli bir kısmına kadar çıkartır ancak her seferinde buğday tanesi karıncanın ayağından kurtularak yere düşer. Akşama kadar devam eden bu olayda karında hiç pes etmeden, ilk an ki azım ve kararlılıkla buğday tanesini alır ve tırmanmaya devam eder. Son denemesinde başarılı olan karınca buğday tanesini kayanın üstünde bulunan yuvasına sokmayı başarır.
Karıncanın bu durumunu gözlerini kırpmadan izleyen öğrenci kendi kendine; vay beee! Karınca pes etmedi ve sonunda başardı. Demek ki ben de pes etmeyeceğim ve ben de başaracağım. Bu duygularla akşam evine dönen çocuk daha bir iştiyakla ve planlı olarak derslerine sarılır ve sınıfında başarılı öğrenciler arasında yerini alır.
Rekabet işte böyle veya buna benzer bir şekilde; sende yapabilirsin yavrucuğum, sende başarabilirsin diyerek yapıcı telkinleriyle çocuklarımızın başarıları görülebilecektir.
Tembel çocuk yok, desteksiz ve yalnız çocuk var. Çocuklarımızın her anında yanlarında olduğumuzu onlara hissettirelim başarı kendiliğinden gelecektir.
Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.
Bir sonraki madde
5 – Çocuk eğitiminde sabırlı olmak lazım.