Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 34,2018 | 34,2634 | |
EURO | 37,2908 | 37,3580 | |
8 – Çocuklarımız kimlerle arkadaşlık yapıyor
Bir önceki maddelerde bahsedilen konular ile sonradan gelecek olan maddelerde ki konular birbirleriyle ilintili olduklarını ve “Aile Bilinci” yazımızı okuyan okuyucularımızın ilk baştan, birinci konudan başlayarak okumalarının uygun olacağını beyan etmiştik. Yeri geldiğinde bu hususu sık sık tekrar edeceğiz. Çünkü bu konu hayatı öneme haiz bir konudur. Bu konu sadece çocuklarımızın gelecekleri ile ilgi değil, Bizimle ilgili, Ülkemizle ilgili, Devletimizle ilgili, Milletimizle ilgili, Bayrağımızla ilgili, Sancağımızla ilgi ve Dinimizle ilgili bir konudur.
Bezmi âlemde bir arada yaşamak üzere programlanan tüm varlıkların birbirlerinden etkilenmemeleri mümkün değildir. Az veya çok, iyi veya kötü yönüyle toplumun birbirlerinden etkilenmesi doğal bir gereksinimdir. İnsanoğluna düşen görev bu etkileşimin olumsuz yönlerini bertaraf ederek, olumlu olarak bu etkileşimden faydalanmaktır.
Peygamber efendimiz (sav): bir hadisi şeriflerinde; “Kişi sevdiği ile beraberdir” diye büyürmüştür. Atalarımız; “Arkadaşını söyle bana, kim olduğunu söyleyeyim sana” derken ne güzel beyan etmişler. Ceza evlerine düşen insanların en az %50 sinin arkadaş kurbanı olduğu görülmektedir. İçki, kumar ve sigara gibi kötü alışkanlıkların çoğunun arkadaşlar tarafından öğretildiği bilinen bir gerçektir. Sorulduğunda ise arkadaşlar tarafından özendirildiğini ve öğretildiğini duyarız.
Arkadaş olmazsa olmaz, hayatımızın her anında olması gereken, olmaması ise büyük bir eksiklik olan bir gerçektir. Evde Anne Baba ve kardeşler yerine göre bir arkadaştır. Okuldakiler arkadaş, Parktakiler arkadaş, İştekiler arkadaştır. Bu arkadaşlarla az veya çok, iyi veya kötü yönden etkilenmemek mümkün değildir.
“Kardeş zorunlu bir arkadaştır, seçilmiş bir arkadaş ise iyi bir kardeştir.” Arkadaş sırdaştır, yoldaştır, sığınılacak güvenli bir limandır. Göz aydınlığımız olan çocuklarımızın arkadaş seçiminde onlara önder olmak, yardımcı olmak, yol göstermek zorundayız. “Kocaman adam oldun, kocaman kız oldun, arkadaşını da ben mi bulacağım.” Sözü; neticesi telafi edilemeyecek, vahim sonuçlar doğuracak çok tehlikeli bir sözdür. Allah korusun. Karnı aç mıdır tok mudur, sırtı pek midir, üşüyor mu terliyor mu? Diye merak ettiğimiz çocuklarımız şu an kiminle ve nerededir diye de düşünmek zorundayız.
Çocuklarımızla rol kargaşası yapmadan onların ilk arkadaşı biz olacağız. Anne –Anne, Baba – Baba ve çocuk – çocuk olarak, kimse bir bir sınırına girmeden, haddini ve hududunu bilerek arkadaş olacağız. Kardeşlerde aynı kurallar çerçevesinde; Abi – Kardeş, Abla – Kardeş olarak, aynı zamanda da iyi bir arkadaş olacaklar. Aile birliğiniz kural ve kaideleri hiç bozulmayacak. Bu konu bir sonraki madde de detaylıca mütalaa edilecektir. Şunu iyi bilmeliyiz ki; “Sürüden ayrılanı kurt kapar.” Sürümüze sahip çıkmamız gerektiği gibi sahip çıkacağız. Sürümüze kurdun musallat olmasını istemeyiz öyle değil mi?
Ailede sahip çıkılmayan çocuklara; aç Kurtlar ve Man Kurtlar sahip çıkmaktadır. Evimiz başta olmak üzere, sokağımız, caddemiz, bahçemiz, parkımız tekin değildir. Biraz daha ileri gidiyorum, Okullarımız tekin değildir, statlarımız tekin değildir, toplu taşıma araçlarımız tekin değildir. Bu örnekleri böylece çoğaltmak mümkündür.
Bundan daha vahim olanı da var. Yukarda bahsettiklerimizden daha tehlikeli ve korunması da daha zor şeyler var. Bunlarda kitle iletişim araçlarıdır. Teknolojinin baş döndürücü şekilde geliştiği ve teknolojik çağ dediğimiz bu çağda bin bir kanalı olan televizyonlarımız. İçerisinde internet olan ve adına akıllı telefon dediğimiz telefonlarımız. Eğer kontrol edilmezse; ayağına taş değmesin, Güneş tenini yakmasın, soğuk rüzgârlar vurmasın diye temenni ettiğimiz, bir gözümüzle bakıp, öbür gözümüzden sakındığımız yavrularımız ellerimizin arasından kayıp gitmekte ve çocuklarımızı adeta zehirlemektedir.
Eğer biz ebeveyn olarak çocuklarımıza sahip çıkmazsak, onlarla arkadaş olmaz, onların dertleriyle dertlenmez, sıkıntıları ile ilgilenmezsek, onlarla ilgilenen o kadar kanal var ki, o kadar site var ki hayal bile edemezsiniz. Yüzünü dahi görmediği oğlumuzu, kızımızı kendisine adeta bağımlı yapıyor. Oğlumuzun veya kızımızın canına kıyacak kadar o siteye ve kanala bağlı olduğunu çevremizdeki olaylardan müşahede etmekteyiz.
Psikologlar eşliğinde veya ferdi olarak çocuklarla yapılan ikili iletişimlerde genel olarak çocukların savunması şu şekildedir: Evde annem, babam beni dinlemiyorlar, benim dediğim hiçbir şey olmuyor, ya yalan söylüyorlar, ya da öylece geçiştiriyorlar. Evde beni kimse adam yerine koymuyor, hiç kimse beni dinlemiyor. Bir sıkıntımı paylaşamıyorum, kimse ile dertleşemiyorum. Beni sevmiyorlar, bana değer vermiyorlar.
İnternetteki arkadaşlarım ise bana değer veriyorlar, beni hiç azarlamıyorlar, bana hiç kızmıyorlar, bana değer veriyorlar, sözümü kesmiyorlar, sus sus demiyorlar. Onlara bütün sıkıntılarımı çok rahatlıkla anlatabiliyorum. Onları bire bir tanımıyorum ama onlara en mahrem konularımı çok rahat anlatabiliyorum.
İnternette edinmiş olduğum arkadaşlarım beni teselli ediyor, beni motive ediyor, beni çok seviyorlar, beni rahatlatıyorlar. Kendimi onlarla güvende hissediyorum. Artık toplumda bir yerim olduğunun farkına varıyorum gibi sözler söylüyorlar.
Çocuklarımızın yapmış oldukları bu ve benzeri savuma taktiklerini her aile kendi yönünden değerlendirecektir. Bizim hiç tanımadığımız, çocuklarımızın ise sadece sosyal medya aracılı ile tanıştığı çocukların hırlı mı?, hırsız mı? Ne olduklarını biz bilmiyoruz. Çocuk satanist olabiliyor, çocuk ateist olabiliyor, çocuk deizm olabiliyor. Çocuklarımızın beyinleri yıkanıyor. Aile birliğimize adeta bomba koyuyorlar. Balık baştan kokar. Önceden tedbir alınmazsa sonradan sadece vah vah vah diye ahlamaktan başka bir şey yapamayız.
Veli okula gidiyor;
Öğretmene; hocam bizim çocuk çok argo kelimeler kullanıyor, çok küfürlü konuşuyor. Biz mütedeyyin insanlarız, elhamdülillah Müslümanız, bizim evde böyle kelimeler asla kullanılmaz diyor.
Öğretmen veliye;
Bizde burada çocuklara argo öğretmiyoruz, küfür öğretmiyoruz. Türkçe öğretiyoruz, Matematik öğretiyoruz, Hayat bilgisi öğretiyoruz diyor.
Doğru mu, evet doğru, Peki bu çocuk bunları nerden öğreniyor. Sanırım konu şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.
Değerli Anne ve babalar: Önce bilinçli Anne ve Baba adaylarını yetiştireceğiz, sonra bilinçli bireyler elde edeceğiz, bilinçli ailelerle, bilinçli birlikler kuracağız ve bilinçli toplumu yine biz oluşturacağız. Aksı takdirde, evde Anne – Baba karışamaz, Okulda öğretmen karışamaz, evli ise koca karışamaz, Camide hoca karışamaz, sokakta Polis karışamaz. Hürriyet var, özgürlük var, demokrasi var. Dersek;
Karşıda da, sarhoşlar var, berduşlar var, suç örgütleri var, terör örgütleri var, deistler var, ateistler var, satanistler var. Var oğlu var.
Yukarda bahsettiğimiz gibi; Bezmi âlemde başlayan yolculuğumuz, havz’ı Kevser’de kazasız belasız sona ermesi için, yollarda kurda kuşa yem olmamak için gerekli tedbirleri almak zorundayız.
Ebeveyn olarak önce bizler arkadaşlarımızı iyi seçmek zorundayız ki çocuklarımıza örnek olalım. Çocukların birinci önceliği, rol model aldığı, kızlar için Anne, erkekler için babadır. Bunun aksı ise eşyanın tabiatına aykırıdır.
Mazeret üretmeyelim, mazeretlerin arkasına sığınamayız, Bu işin âmâsı, fakat’i, lakin’i yok. Evin önü temiz olursa sokak temiz olur. Sokak temiz olursa cadde temiz olur. Cadde temiz olursa mahalle temiz olur, mahalle temiz olursa köy temiz olur. Derken kasabam temiz olur, ilçem temiz olur, şehrim temiz olur, ülkem temiz olur.
“Biz insanı en güzel bir surette yarattık” diye Kur’an-ı keriminde buyuran Rabbimiz emanetini en güzel bir şekilde almak ve en güzel bir şekilde karşısında görmek ister.
Lütfen herkes emanetine sahip çıksın ve almış olduğu bu emanetini en güzel bir şekilde sahibine teslim etsin. Kışı ölünce amel defteri kapanır. Ancak şu üç şey müstesna:
1-Faydalı ilim,
2-Sadaka-ı cariye,
3-SALİH EVLAT
Rabbim evlatlarımızı Salih ve Salihalardan eylesin.(AMİİİN).
Bir sonraki madde
9 – Birinci vazifemiz Anne – Babalık.