Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 38,3684 | 38,4375 | |
EURO | 43,6361 | 43,7147 | |
TÜRKİYEDE ORTALAMA YILDA KAÇ DEPREM OLUYOR BİLİYOR MUSUNUZ?
Konuyu bir başka soru ile açalım.
AFET nedir?
Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay.
Afet olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur. Yani insanlara ve topluma yaşattığı mağduriyetler ve kayıplardır.
Sel ve taşkınlar, Çiğ düşmesi, Heyelan, Orman yangınları, Savaşlar, Nükleer felaketler ve de Deprem ülkemizdeki en önemli afet nedenleridir.
Biz konuyu biraz daha gündemimizdeki deprem özelinde değerlendireceğiz.
Türkiye’de yılda ortalama 25 ila 30 bin deprem olurken,
2023 yılında ise Türkiye 74 bin 230 kez sallandı.
Son yüz yılda Türkiye’de 7 ve üzerinde 16 deprem meydana geldi.
Bu depremlerde maalesef onbinlerce insanımızı kaybettik. Yüzmilyarlarca lira milli servetimiz yok oldu.
Peki bu rakamları neden verdim. Amacım zaten şu sıralar bozuk olan morallerimizi daha da bozmak değil. Bir durum tespiti yapmak. Buradan geleceğimiz önemli bir nokta var.
Türkiye bulunduğu coğrafi konumu itibarı ile bir afetler ülkesidir.
Peki durum böyle iken afetlerle başa çıkma kapasitemiz ne durumda?
Bütün bu geçen zaman içerisinde hem kamu yönetimi olarak devlet, hem özel işletmeler ve hem de özellikle STK’lar afetlere hazırlık anlamında ciddi çalışmalar yaptı, yapmaya devam ediyor.
1999 depreminde devlet 3 gün sonra olaya organize müdahale edebilecek farkındalığa vardı, ve fakat elinde yeterli imkan ve kapasite ayrıca eğitimli ve donanımlı ekip yoktu. Oysa 3 yıl önceki İzmir depreminde olaydan 6 saat sonra İstanbul’dan İzmir’e ulaşmış ve enkaz üzerinde kurtarma çalışmalarına başlamıştık. Yine 2023 Kahramanmaraş depreminde, İstanbul’dan çıkan ilk ekiplerimiz 8 saat sonra enkazlarda çalışmaya başlamıştı.
Bu ülkemizin bu noktada geldiği yer açısından önemli bir kapasitedir. Fakat yine de Kahramanmaraş depremi bize göstermiştir ki, değil Türkiyede’ki tüm kamu ve STK Arama Kurtarma ekipleri ile dünyadaki tüm Arama Kurtarma ekiplerini toplamış olsak bile, her afetzedeye zamanında ulaşma imkânı ve kapasitesi yoktur.
Bunun bir çok nedeni var. Ama size örnek olması açısından bir tanesini belirteyim. Maraş depremine giden 2. Uçaktaki Arama Kurtarma ekibindeydim. Sabiha Gökçende tam uçak kalkış için pist başına geldiğinde, durup geri döndük. O esnada öğrendik ki bölgede 7,5 büyüklüğünde ikinci bir deprem oldu. Sonrasında görevlendirildiğimiz ve gitmeye çalıştığımız Hatay havalimanı pisti kırıldığı için uçuşlara kapatıldı. Antep’e yönlendirildik. İnip karayolu ile Hataya geçmeye çalıştık. Fakat gerek panik haldeki vatandaşların yollardaki oluşturduğu trafik kilidi, gerekse de yollarda içine minibüs düştüğünü gördüğümüz büyüklükteki yarılmalar nedeni ile ancak ertesi gün Hataya ulaşıp çalışmalara başlayabildik.
Bunu şunun için anlattım. Her afetzedeye yetecek kadar Arama Kurtarma ve yardım malzemesi ve ekibi götürecek kapasiteniz olsa bile, AFET’in büyüklüğüne bağlı olarak oluşturduğu olumsuzluklar ve ulaşım sorunları, kaos nedenleri ile de ulaşma süresi çok uzuyor. Ulaştığınızda bile bölgedeki ilk andaki kaotik ortam sağlıklı çalışma yapmaya engel oluyor. Kurtarma ekiplerinin yolları kesiliyor. Afetzedeler haklı olarak kendilerinin öncelenmesini talep ediyor. Bunun için ısrarcı oluyor, hakaret ediyor. Tehdit etme noktasına kadar gidiyor iş. Hatta ekibimize bu anlamda silah bile çekildiğine şahit olduk. Tabi afet piskolojisi eğitimi almış olan ekipler bu durumların olabileceğine dair genelde eğitimliler. Fakat bu tip kaotik ortamlar çalışmaları yavaşlatıyor, durduruyor. Bazen bölgeyi terk etmeyi gerektiriyor.
Bu da afetzedelere yardıma en çok ihtiyaçları oldukları o ilk anlarda o ALTIN SAATLER de zamanında ulaşılamamasına ve dolayısı ile kayıpların artmasına neden oluyor.
Halbu ki o Altın Saatler dediğimiz ilk 72 saat, en çok enkaz altında kalmış afetzedeyi enkazdan canlı olarak kurtarma ihtimali olan zaman dilimi. Süre geçtikçe sağ kurtarma ihtimali gittikçe azalıyor. Burada zamana karşı bir yarış söz konusu.
Bu tespiti yaptıktan sonra peki bizler normal vatandaşlar olarak neler yapabiliriz? Kendimize, ailemize, komşularımıza, çevremize nasıl daha faydalı olabiliriz?
Bu sorumuzun cevabını da bir sonraki yazımızda konuşalım inşallah.
Erol BALCI
AFAD Afet Farkındalık Eğitmeni (gönüllü)